30 Mart 2012 Cuma

Biz Bugün 2

Dün sabah güne neşeyle başlamamı sağlayan bıcırığımın fotosuyla başlayalım...Önce açıklama yapayım da bu kadın çocuğu maskara ediyo demeyin :)))

Sabah Esra'nın yatak keyfi seslerine uyandım. Uyanınca hemen inmez yataktan bi sağa bi sola keyif yapar ayısıyla... O kalkana kadar yatağı toplayıp üstümü değiştirmekti amacım...Tam örtüyü serdim arkamı döndüm ve bu manzarayla karşılaştım...


Aslında emziği bırakmıştık...Ama babamızın iki yaş gece ağlamalarına sabrı olmadığından tıkıverdi ağzına...Tekrar başa dönmüş olduk :(( Neyse konuyu dağıtmıyayım. Ağzındaki kırmızı olan kayıptı ve Esra'yı emziksiz uyutmak epey zor oluyordu... Bir ara kapının kapandığını duydum, az sonra elinde emzikle babamız çıkageldi...Dayanamamış yeni emzik almaya gitmiş... Neyse bizim pembe kuş sabah kalkınca kayıp emziği bulmuş ( nereye attığını bir Allah bir o biliyo zaten) Tacını takmış ve bu durumda gelmiş... Allahım gülsem mi ne yapsam bilemedim. Allahtan makine elimin altındaydı da çekiverdim bu anı...İlerde çocukları olup da onlara kızdı mı bu fotoyla şantaj yapmayı planlıyorum. Kızma torunlarıma yoksa bu fotoyu poster yapar evinin duvarına asar rezil ederim seni diyeceğim :))))

Bugün doktor amcamıza gittik, kansızlığımız geçmiş mi ona baktırdık... Büyüdükçe başlarına geleceği daha iyi anlıyolar sanırım ki beş kişi zor tuttuk ki kan alınsın.Kendini kastıkça damarlar daha da kayboldu... Çok zor da olsa aldırdık kanımızı. Çok şükür ki kansızlık sorunumuz ortadan kalkmış... 

Kan yapan tüm besinleri reddettiği aksi gibi sütü de bol içtiği için ümitli değildim sonuçlardan... Neyse ki çok iyi çıktı değerler...Bu sonuç galiba keçiboynuzu tozunun eseri....Sevgili Serap bu nimetle beni tanıştırdığın için teşekkürler... 

Bu arada kalitesinde hiçbir değişiklik olmadığı halde gün geçtikçe zamlanan, soyguncu kıvamına gelmek üzere olan hastanemize de selamlar...Hastaneye yapılan ek binanın inşaatı için mi bu zamlar bilemiyorum Allah o hastanede yatan hastaların ve yakınlarının cüzdanlarına kuvvet versin...
Pek memnun kaldığımız doktorlarının hatırına isim vermiyorum...

26 Mart 2012 Pazartesi

Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?


Alev Alatlı'dan okuduğum ilk kitap. Yazarın da ilk kitabıymış zaten.
Beğenerek okudum. Sonu çok etkiledi beni. Ama sanki bu sonu hazırlamak için bi zorlama var gibi geldi. O şoför Naciye'nin tüm hikayesini nerden öğrenmiş belli değil. buna dair bir ipucu da yok romanda... Ama yine de çok etkilendim. Kitabın adı ve içeriği pek uyumsuz gibi geliyor başta. Sonlara doğru kondurulmuş bir yasemin kokusu imgesi var. 
Naciye neden bu kadar kabullenici? Neden bu kadar ensesine vur ağzındakini al? Neden insan başına gelenlere karşı koymaz kendini anlatmaya çalışmaz... Bu karakteri sevmekle birlikte bu yüzden çok kızdım... Karakterin gerçekçiliği zedelenmiş sanki bu yüzden. Okuyunca bana hak vereceksiniz. Öyle şeyleri kabullenip öylece susuyor ki. ' Ayy yeter ama Naciye!' diye bağırasınız geliyor.
Onun dışında Kıbrıs Meselesi için detaylı bilgiler iyice yedirilmiş romana.Yazar her iki toplumun gözünden bakmaya çalışmış. Bu açıdan başarılı olmuş bence..
Alev Alatlı'dan daha iyi bir roman beklerdim açıkçası ama yine de okunmaya ve eleştirilmeye değer bir roman

Teşekkür...



Aslında ben bilgisayar kullanımında iyiyim... Yani öyle sanırdım taa ki bu bloğu açana kadar...Aslında karıştıra karıştıra ,yapa boza çok şey öğrenirim ama pek de hevesli olduğum header yapımını bir türlü beceremedim. Yapımı araştıtıken Ceren Hanımın bloğuyla karşılaştım ve bana bu güzel headrı hediye etti kendisi...

Kendisine burdan da bir kez daha teşekkür ediyorum....Çok mutlu oldum...

25 Mart 2012 Pazar

Hadi bakalım

Yağmurun Dünyası  güzel bir çekiliş yapıyor..
Benim çok ilgimi çekti, şansımı denemek istedim...




24 Mart 2012 Cumartesi

Kitap Okuma Ritüellerim

Bu ay mimler üst üste geliyor ve ben çok mutlu oluyorum. Uzun zamandır yazmak istediğim bir konu üzerinde sevgili Özlemcim beni mimlemiş...
  • Kitapları çok seviyorum öğrenciyken minibüse binmez yürürdüm. Minibüse vereceğim paraları biriktirir kitap alırdım.Hey gidi günler :))
  • Aldığım her kitabın ilk sayfasına adımı soyadımı, aldığım tarihi ve yeri yazarım...
  • Genelde ikinci el kitapları tercih ederim. İçine sinmiş sahaf kokusu ya da içinde unutulmuş kağıtlar, notlar, alınmış dipnotlar çok hoşuma gidiyor. 
  • Kitap alırken genelde rafları gezmeyi tercih ediyorum ama artık Esra'yla pek mümkün olmuyor.Zaman zaman görevliden istemek zorunda kalıyorum.
  • Hemen her gece okurum... Kafam çok yorgunsa ya da düşünceliysem daha kolay "çerez" adını verdiğim kitapları okurum.
  • Kitap okurken uyuyakalmayı sevmem. okuduğum yeri tekrar okumak zorunda olmak heveesimi kırıyor.
  • Kitaplara not almayı sevmem, çok çok beğendiğim sözlerin altını çizerim.
  • Hayalimde kitap günlüğü tutma düşüncesi vardı. Bloğu açtığımdan beri oldu çok şükür...
  • Kitap ayraçları benim için özeldir. Çok severim ve koleksiyon olma yolunda ilerleyecek bir birikimim var. Bunların çoğu benim ürettiklerim.
  • Kütüphaneden ya da birinden aldığım ödünç kitabı iade ederken okuduklarımı da iade ediyormuşum gibi geliyor ve o yüzden ödünç kitap almamayı tercih ediyorum...
  • Zaman zaman öğrenciyken aldığım ve artık kullanımdan düşmüş kitapları öğrencilerin işine yarar umuduyla yenilerle takas ediyorum. ( Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olduğum için bazı alan kitapları öğrenciler için gerekli olabiliyor.)
  • Kitapları sadece kardeşlerime ödünç veririm. Onun dışında hediye etmeyi tercih ediyorum.
  • Okuduğum kitapların yenisini alıp hediye etmeyi severim. Hediye ettiğimi eğer okumamışsam kendime de alır mutlaka okurum.
  • Yolculuk sırasında okumayı sevsem de okuyamam. Okumaya başlayınca mide bulantısı başlar..
  • Çantamda kitap mutlaka olur. 
  • Evimde bir okuma köşesi oluşturma hayalim var, ama bunun için daha geniş bir ortama ihtiyacım var :((
Hadi bakalım benden bu kadar...Bu mim benden bütün kitap aşıklarına gitsin...Cevaplamayanın kitabı kaybolsun :))))

Sisli, Puslu Hayatımın Şeker Pembesi


Uzun ve soğuk bir kışın ardından üstümüzdeki ölü toprağını atmanın vaktidir. Vurduk kendimizi yollara...
Canım kızım.Ne güzel de koşturdun bugün.Arada arkana bakıyordun... 

Ne kadar da çabuk büyüyorsun.Azıcık başımı kaldırıp başka yöne baksam bıraktığım gibi bulamıyorum seni...

Yarın daha da büyüyecek ve tüm yollarda yalnız başına, dualarımızla yürüyeceksin...Allah yolunu ışıtsın ve bu bahar dalları gibi donatsın canım kızım...Gözlerindeki gülüş baharımız bizim...

20 Mart 2012 Salı

MİMler Geldi Hoş Geldi :)))

Bir haftada ikinci mim... Yaşasınnn... Ay bi güzel hissettim kendimi :))
Sevgili Çiçekçim mimlemiş beni sağolsun...

Ben de hemen cevaplıyorum arkadaşımı :))


1. Kendini seviyor musun? 

  Elbette seviyorum. Zaman zaman da sevmeye çalışıyorum.. Yoksa nasıl çekilir bu hayat karmaşası...

2.Yapmaktan hoşlandığın şeyler nelerdir?  

Kitap okumak, sinemada film izlemek, yeni yerler görmek, gezmek, çarpı işi her şey...

3. Hedeflerin nelerdir?  

Hedeften ziyade hayallerim var.. Daha uzun vadeli şeyler... Bunlar öncelikle kızımla ilgili... Her anne gibi iyi yetişmesini sağlayabilmek ilk hayalim.Öğrendiğim kadarıyla çok insanı hayaliymiş cafe açmak.Ama benimki bir kitap cafe :))

4. Kendini bir cümleyle anlatabilir misin?  
Zor bir soruymuş hiç düşünmedim daha önce...Hmmm Realizm ve romantizm arasında gidip gelen bir şaşkın.

5. Nefret ettiğin şeyler nelerdir?  
Cehalet, cehalet içinde mutlu mesut yaşayanlar, hayvanlara ve dolayısıyla da insanlara nefretle bakanlar, kırmızı ışıkta geçen ayılar....

6. Favori şarkıların, filmlerin, kitapların nelerdir? 

Aslında kulağıma hoş gelen her şarkıyı severim ama bu aralar en çok bunlar: ( Video yüklemeyi henüz beceremiyorum)






Daha da uzar liste ama ilk aklıma gelenler bunlar oldu...

Filmler....İsimlerini yazayım sadece
Selvi Boylum,Al yazmalım,
Çikolata
Bazı bölümleeri mantıksız gelse de Göl Evi
Mesajınız Var


Kitapları hiç saymıyım o kadar çok var ki...

7. İlham aldığın kişiler kimlerdir? 

Mesleğinin zirvesinde olan başta Ayşegül Şen hocam olmak üzere tüm ustalarım, Varlığını ve kimliğini kanıtlamış tüm kadınlar ve yücce öncerimiz Mustafa Kemal...Özellikle çoğu zaman Atamız olsa nasıl yapardı diye düşünürüm..



Eğer yanıtlamak isterlerse sevgili

ve cevaplamak isteyen herkes...

Sevgiler...


19 Mart 2012 Pazartesi

Bir Oyun Grubu Etkinliği :))

Hamileliğimin ilk aylarında tanıştım arkadaşlarımla... Hepimiz 2010 şubat annesi olmak için yola çıkmıştık..Kimimiz ocak annesi oldu ama hiç kopmadık... Şimdi her güne istinasız arkadaşlarımla başlıyorum..Onlara selam verip günlük işlerime dalıyorum...

Bebekler doğdu, büyümeye başladılar, ayaklandılar derken bizim arkadaş grubumuz kendiliğinden oyun grubuna döndü...İşte o buluşmalardan biri daha. Kaçıncı olduğu konusunda bir fikrim yok.. Bu sefer ev sahibimiz Aslıcığım oldu. Hem bizi, hem kuzuları çok güzel ağırladı...

Şunu gözlemledim...Diğer buluşmalara rağmen çok daha sakin ve dinlendirici geçti...

Oyuncaklar artık bir müddet oyalamaya başlamış kuzuları...

Daha oyun kurma ya da birlikte oynama yetileri yok.. Erken daha...

İtme, vurma, ısırma gibi davranışların kalktığını görmek beni sevindirdi.. (Mazlum olarak değil de bu işleri yapan cadı olarak)

Ve ben bu oyun grubu buluşmalarının en sakin, en rahat olanını yaşadım. Çünkü az önce bahsettiğim vurdulu kırdılı işlere girişen cadı yüzünden oturamazdım bile...

Şimdi gelsin fotolar...

Yaşasın yeni oyuncaklar...

Kuzu kuzular...

Lütfen bunu ağzına alır mısın, bak çok lezzetli :))


o telefonu bıraksa da ben alsam. 
Menümüz...

Ev sahibimizin yükünü azaltmak adına herkes birer çeşit yapıp getiriyor. ev sahibimize de bir çeşit yapmak ve bebişler için çorba yapmak kalıyor...

Masadakiler: Tiramisu, kısır, havuçlu-cevizli kek, peynirli börek, havuç salatası, açma (çıkmamış fotoda)  ekler, hazır kurabiye, tuzlu kurabiye, irmik tatlısı 

Mimlendim Yaşasıııınnn :)))

Hep merak ettim şu mim olayını...
İlk kim ve hangi konuyla mimleyecek dedim ve oldu işte ben de "Bizim ev" tarafından  mimlendim en sonunda...Pek mutlu oldum...

Mimin konusu takıntılar...Çok takıntılı biri değilim...Bakalım neler çıkacak ortaya...


1)
 Nevresim takımlarım ütülü olmalı...Ütüsüz olunca kesinlikle uyumakta zorlanıyorum ve uzun süre kırışıkları seyredip kafamda anlamlı şekiller kurmaya çalışıyorum :))

2) Her aldığım kitabın ilk sayfasına mutlaka adımı, aldığım tarihi ve yeri yazarım...Adımı yazmazsam kitap bana ait değilmiş gibi hissederim...



3)
Özellikle Esra'nın doğumundan sonra ortaya çıkan bir takıntı... Takıntıdan ziyade korku: DEPREM. Hemen her gece deprem olursa Esra'nın odasına nasıl ulaşırım planları yapıyorum...Gerisini aklıma bile getirmek istemiyorum. Sanırım hemen her annede buna benzer bir takıntı vardır.


Benden bu kadar..
Sevgili Kültür Mantarı
Sevgili Çaçaron  sizleri sobeledim efenim..
Sevgiler

17 Mart 2012 Cumartesi

Okuma Üzerine Birkaç Lakırdı

Saat 00: 37

Herkes uyudu...Ben ayaktayım...Uzun zamandır ilk defa bu saatte uyanık ve bilgisayar başında oluyorum.Genelde ya uyumuş ya da son satırlarımı okur olurum bu saatlerde...

Babamı hatırlıyorum okuyacak bir şey bulamazsa ansiklopedi okurdu.Gazetelerin ilgili köşe yazılarını ya da heberleri arşivlerdi. Dedemden kalma İkinci Dünya Savaşı'ndan haber veren gazetelere 80 darbesi haberlerini ekleyip iyi bir arşiv yapmıştı....

Evimize kitap girmezdi bizim. neden ona ayıracak bütçenin yokluğu mudur, alışkanlık olmaması mıdır bilmem. benim kafamda hep okuyan bir baba figürü vardır. Ödünç kitap alırdı, kimden aldığını bilmedim hiç ama o kitap kalırdı evde, sahibine gitmezdi hiç :)) O kitapsızlıkta nasıl oldu da üç evladına birden okuma zevki aşıladı babam bilemiyorum. Aslında sormalı bunu... O yoklukta yaptığını ben bu bollukta yapabilirim umarım.

Aslında bir kupa kahve eşliğinde ayaklarımı uzatarak kitap okumayalı çok oldu...Genelde Esra uyurken okuyorum.Yemek de varsa kahve yapmak için bile zaman harcamayıp uyanana kadar ne okursam kar deyip alıyorum elime kitabmı. Hata yapıyorum.Uyanıkken okusam ya. O da beni görse aklına kitap okuyan anne figürü yerleşse ve bu figür ona bir ömür kılavuzluk etse...

Evet...Şimdi, şu anda karar aldım. O uyanıkken kitap okuyacağım.. Model olmalı değil mi...Babamızdan hayır yok bari beni görsün... Babamızın da hakkını yemeyelim iyi medya okurudur eşim. Gazeteleri çok iyi irdeler ve inceler. Gündemden sürekli haberdardır...

Kitaplarla arası çok iyi Esramın. Umarım da bozulmaz araları... Bu huyunu seviyorum. Şu ana kadar tek bir kitaba zarar vermiş değildir. Kendi kitapları dışında...Beraber kitap okumaktan büyük zevk alır...Ben şu ana kadar sadece bir kaç kez elimde kitapla gitmişimdir ona. Diğer zamanlar hep kendisi gelmiştir okumak istediği kitapla... Çünkü okuma isteği içten gelir başkasının yap demesiyle olmaz diye düşünüyorum... Okumak dediğim de resimlerini anlatmak. Sabrımız yok yazılanların bitmesini beklemeye :))

Herkese bol kitaplı günler, haftalar, aylar.....

16 Mart 2012 Cuma

Biz Bugün 1

Bugün güzel bir güneş vardı havada.. Ara ara bulutlarla da kapansa insana bahar gelecek ümidi veren bir güneş...Buna rağmen biz bugün kızımla güne pek iyi başlamadık. Daha doğrusu ben başlamadım...Hazırladığım kahvaltıdan sadece bir parça yumurta yendi zira.. O da zorlayarak...Yemek yemeyi ibadet edercesine huzurla seven birinden bu kız nasıl oldu anlamadım... Baba genleri desem o da sever yemeyi...Üzüldüm ve artık yorulduğumu hissettim yemek kavgaları yüzünden...

Kahvaltıyı kaldırdım ve öğle yemeği saati gelene kadar bir şey vermedim  Esra'ya iyice acıkması ve yemeğini güzel yemesiydi amacım ama gel gör ki yine yemedi yemeği halbuki sevdiği yani benim öyle sandığım bir yemekti. Sadece muhallebiden yarım kase yedirebildim...



Sonra öğlen uykumuzu uyuduk. Her zamankinden az uyudu ama neyse...Sonra bankada işim vardı ve bankaya gittik. Genelde kapalı alanlarda çabuk sıkılan kızım uslu uslu oturdu ve beni pek mutlu etti. Ordan çıkışta parka gittik ve güneşin ve hafif soğuk havanın tadını çıkardık.

İlk defa güvercinlere yem verdik. Bu benim için de bir ilk. Ben bir defa fotoğraf makinemin yanımda olmadığına kızdım, kendime söylendim ... Aksi gibi telefon da yanımda değildi ve bu an öyle uçup gitti tarihe, belgeleyemedim...

Kötü başlayan gün güzel bitti. Keşke yol boyunca da yürüse ve benim omuzlarım uyuşmasaydı çok daha güzel olabilirdi. Neyse hala iki kaşık yemeği yediremediğim canım kızımı uyutmak üzera yarım biberon süt içireceğim...Sonra da çay keyfi yaparım inşallah...

14 Mart 2012 Çarşamba

Kitap Ayracı...


Sevgili kitapseverler, bu kitap ayracını yaptım... Hem de bir dakikadan daha kısa sürede...Fotoğraf ekleyemiyorum çünkü telefonumun kablosunu bulamıyorum.. Makinem de hiç iyi çekmiyor bu aralar...Bakıma ihtiyacı var sanırım...Sorun halledilir halledilmez Fotolarını koyarım...

Kendinden yapışkanlı desenli rulolar oluyor ya...İşte onlardan 1 cm genişliğinde bir şerit kestim.( uzunluğu yaklaşık 20cm kadardı benim yaptığımın, zira orta kalınlıkta bir kitap elimdeki...Siz elinizdeki kitabın kalınlığına göre daha da uzatabilirsiniz...)

Sonra iki ucundan alttaki bantlardan 1 er cm kadar kestim...Yani yapışkanlı kısmından ayırdım...Sonra bir ucunu kitabın ilk sayfasına diğer ucunu da son sayfasına yapıştırdım...Okumanız bitince de ayraç üzerinde kalıyor...

Ben bu işi çok sevdim zira kitap ayraçlarım acımasız eller (!) tarafından kullanılınca okuduğum yerin kaybolması beni sinir ediyordu...

Videoyu ekleyemedim ama burayı tıklarsanız ulaşabilirsiniz...

11 Mart 2012 Pazar

Blogger (Anne)ler Hediyeleşiyor...


Hediye, inceliğin tasviridir.




*Hediyeleşme insanlar arasındaki sevgiyi pekiştirir

*Hediyeleşmek rızıkta berekete vesiledir 

*Hediye veren de alan da sevap yönünden kârdadır 


*Hediye, insanlar arasında bir yakınlaşma ve yardımlaşma vasıtasıdır. 


diyor ve hediye almayı, vermeyi seven herkesi davet ediyoruz :))

http://blogger-anneler.blogspot.com/2012/03/blogger-annelerde-dunya-kadnlar-gunu-1.html


7 Mart 2012 Çarşamba

Uzayda Yer Kaplamak

Bazen öyle anlar geliyor ki kendimi görünmez gibi hissediyorum...Uzayda yer kaplamıyormuş gibi...Dokunduklarım beni hissetmiyor, söyleştiklerim beni duymuyor gibi... Pişirdiklerim yeniyor ama aşçıyı gören olmuyor gibi... Hani karşıma çıkan birine ağzıma geleni söylesem onu hiç kırmayacakmışım gibi...

An geliyor kendimi öyle yok hissediyorum, öyle değersiz...

Velhasıl görünmez bir kadınım kendime bu aralar...


Kutlu Olsun



AİLESİNE, EVLADINA, EVİNE, ÜLKESİNE, DÜNYAYA EMEK 

VEREN TÜM KADINLARIN GÜNÜ KUTLU OLSUN...

3 Mart 2012 Cumartesi

Dişi Kuş


DİŞİ KUŞ

Kuru bir ot 
gibi yaşıyorum
gözlerden uzak
patika bir yolun 
kıyısında

Tek suçum 
sap olmamak
baltanın
kanlı oyunlarına


Ama yine de
umut dolu kalbim
belki bir dişi kuş
taşır beni diye
daldaki yuvasına


SUNAY AKIN





Bu minik kuşu paylaşmak için çerçevelemeyi bekleyemedim. Zira bu uzun zaman alabilir ;)

Çok severek işledim. Esra'ya rağmen birkaç saatte bitti... güzel bir çerçeve bulduğumda ilk işim bunu çerçeveleyip asmak...



Yeni Klozet Kapağım...

Yeni klozet kapağı görüntüm diyecektim :)))
Klozet takımımın üzerindeki örtünün ipi kullanılmaz hale geldi. Nasıl becerdim bunu hala bilmiyorum...Annem de ona lastik geçirmişti. Uzun süre öyle kullandım. Ama o lastik de eskiyince ben becerip de tekrar lastik geçiremedim. Öylece kaldıydı. Çok çıplak geldi gözüme... Banuca'nın bloğunda bunları görünce yapmalıyım dedim...
Aslında makasla düz bir kesik bile açamam ama elimden gelen oldu işte...Bu arada kalıp çıkarmadan kestim yazıcım yok da... Nasıl olmuş...

Bahar geldi banyoma :)))