27 Nisan 2012 Cuma

Kitaplaştık :))

Sevgili Maya'nın ev sahipliğini yaptığı Kitaplaşalım etkinliği sonucu yeni bir kitap arkadaşım oldu: Sevgili Vildan.

Kendisiyle hemen irtibata geçtik. Sağolsun o benden de tez canlıymış. İnce düşüncelerle, emekle ve heyecanla hazırladığı hediyeler beni çok mutlu etti. Kendisine koskocaman teşekkürlerimi ve sevgilerimi yolluyorum bir kez daha. Ben ise  dün göndermek için hazırladığım paketimi küçük aksilikler yüzünden bugün gönderebileceğim.

Güzel arkadaşım, yüreğindeki güzellikleri yansıttığın hediyelerle beni mutlu ettin. Dilerim ki o güzel mesleği icra ederken insanlıktan nasibini almamış eller sizlerden ve tüm doktorlarımızdan uzak dursun. Hayatınızın büyük bir çoğunu kan ve hasta görerek geçiren sizler istediğiniz koşullarda çalışmaya da en kısa sürede başlarsınız.

Bakın bakalım bize neler neler gelmiş.



Kitabın ve kalemlerim.

Güzel bir not defteri

kitap okurken içine sıcacık çayımı, kahvemi koyacağım Amasya hatırası kupa.

Çok güzel bir kabartma biblo ile nefis mumluklar yine Amasya hatırası

Ve nefis şekerler, rengarenk... Benden çok minik canavara yaradı bir kısmı :)

26 Nisan 2012 Perşembe

Sultanı Öldürmek, Ahmet Ümit


Ahmet ümit kitapları içinde en keyif alarak, kendimi kaptırarak ve çarçabuk okuduğum kitaplardan biri. Olumsuz bir eleştiri yapamayacağım o kadar çok beğendim ki.

Tarih sevenler için ideal bir kitap. Öncelikle İstanbul'un fethini yakından öğreniyorsunuz.Aslında Ahmet Ümit polisiye ve tarihi benim bildiğim dörtten fazla kitabında kullanmış. Patasana, İstanbul Hatırası, Kavim, Ninattanın Bileziği,  Bab-ı Esrar ve Sultanı Öldürmek.

Bazı kitaplarında ( şu anda isimlerini hatırlayamayacağım) kullandığı Başkomser Nevzat ve ekibi yine iş başında. Ama bu kez anlatıcı olarak değil de kahramanları rolündeler.

Bu kitapta başkahraman Müştak Serhazin. Bir tarih profesörü.

------Kitabı okumak isteyenler okumayı burada bırakabilirler. Çünkü ayrıntılı yorumlara değineceğim, kitabın hevesi kaybolmasın. -----

22 Nisan 2012 Pazar

Memleketten :))

Dün eşimle Esra'yı da alıp yürüyüş yapmaya karar verdik...Yolumuz kısa sayılmazdı ama eşimin göbek, benim de basen ve göbek genişleme yapınca belki iyi gelir diye düşündük ve düştük yola. Aslında amacımız balık ızgara yiyip öyle yola koyulmaktı. Her zaman gittiğimiz balıkçı kapalı olunca biz de Allah kerim diyerek düştük yola...

Amaan keşke düşmeseydik. Biraz yağ yakmak  için çıktığımız yol bol kaloriye çıktı zira :) Yol üzerinde Edirne tava ciğercisi vardı. Benim pisboğazım biraz da memleket yemeği diyerek girdik içeri. Ay ne şahane bir yer olmuş orası öyle. masalarda örtü de olsa değme lokantalara taş çıkarır hale gelmiş. Halbuki  kahveden bozma bir yerdi. Kadın eli değmiş belli.Mutfakta ve serviste de kadın...Oh mis gibi...Masalarda servis tabaklarının içinde peçete halkalarıyla tutturulmuş kumaş peçeteler bile vardı. Edirne'deki tava ciğer salonlarına gittiyseniz bilirsiniz, özensiz masalar ve tabakların kondurulduğu plastik mekanlardır genelde.

( Aydın Tava Ciğer Salonunu tenzih ederim. Eğer Edirne'ye yolunuz düşerse ve tava ciğer yemek istiyorsanız, sakın kimseye kanmayın ve ordan başka bir yere de gitmeyin.Kapısında metrelerce kuyruk olur..)

Lafı dolandırdım sanırsam. İşte biz bu özenle dekore edilmiş salonda bu muhteşem lezzeti tattık :)


Tarif isterseniz bir Edirneli olarak evde kendim yaptığım tarifi yazabilirim püf noktalarıyla beraber. Hiç yemeyenler içinse bir uyarı tadı Arnavut ciğeriyle çok farklı.

MALZEMELER:
Dana ciğeri ( koyun, keçi vs aynı tadı kesinlikle vermez ve kokulu olur.)
Tuz
Mısır unu
Yağ

YAPILIŞI:
Ciğerin zarlarını alırken temizletin. Zor bir iş çünkü. Aldığımız ciğeri bir güzel yıkayıp buzluğa/dondurucuya koyup bir kaç saat bekletelim. Bu kısım kesim aşaması için çok önemli. Donan ciğeri fleto çıkarır gibi keselim. Çok ince kesmeniz gerekir ki işin sırrı zaten burdadır. Ciğeri ne kadar ince keserseniz o kadar lezzetli olur. Zaman alan bir iştir. Kolaylaştırmak için oldukça keskin bir bıçak kullanmak gerekir. Ellere dikkat.  Daha sonra bu kestiğimiz parçaları bolca tuzun içinde 15-29 dk bekletelim. Bu İşlem kanın çıkması için önemli. Daha sonra ciğerleri iyice yıkadıktan sonra una bulayalım. İlk denememde normal buğday unu kullandım ama aradığımız lezzet olmadı. İkinci denememi mısır unuyla yaptım tam oldu. Tercih sizin :)) una buladığımız ciğerleri kızgın tavada bir iki dakika kızartalım. Yağın çok kızdın olması önemli. Hem fazla yağ çekmemesi açısından hem de durdukça yumuşamaması için. Kızartma işlemi için kevgir kullanın, maşa ile zor olur ve geç alınanlar yanar.Bunun yanına kurutulmuş ve kızartılmış biber, maydonozlu/sumaklı soğan karışımı, biber turşusu, domates vs ile servis yapalım. Afiyet olsun..

Bu yemeğin hatırlattıkları, çağrıştırdıkları, düşündürttükleri de başka postun konusu olsun.


19 Nisan 2012 Perşembe

YETER ARTIK

Geçen hafta ortasından beri oldukça yoğundum... Tam yoğunluk hafifledi derken sevdiklerimden üstüste kötü haberler geliyor. Günlerim duayla, onlara sabır ve şifa dilemekle geçiyor...

Çok sevdiğim arkadaşlarımdan birinin akrabası ve ailesi bir vahşetin kurbanı oldular. Duydunuz iki gündür her yerde söyleniyor. Doktor Ersin ASLAN cinayeti... Herkes perişan, ailesi bitmiş durumda oysaki eşi tam da geçtiğimiz cumartesi 2 aylık hamile olduğunu öğrenmiş. Bütün sözcükler boğazımda düğümleniyor...

Ülkemi bu hale getirenlerin hepsine lanet olsun...



14 Nisan 2012 Cumartesi

Abdülhamit'in Kurtlarla Dansı


Eşimin çok önce aldığı ama okumak için bir türlü elime geçiremediğim, merak ettiğim diğer kitaplar nedeniyle sürekli okumayı ertelediğim bir kitaptı.Tarihi severim, tarihî kitapları okurken mest olurum. Bu kitap bir roman değil, tarihsel bir araştırma kitabı. Sultan Abdülhamid'i her yönüyle anlatan bir kitap.Bilindiği gibi Abdülhamit ya suçlanan, sevilmeyen, lanet edilen bir padişah ya da insanların bağrına bastığı, çok sevdiği biri. Bunun arası yok galiba. 

Onun dönemini öğrenmek için okumaya başladığım bir kitaptı. Ancak daha ilk sayfalardan yazar safını belli etmiş. Bu durum beni rahatsız etti. Sultanın tarafını tutan yazar hemen her sayfada okurun gözüne sokarca sültanı övmüş de övmüş. Bazen bu öyle bir duruma gelmiş ki yemek yemesinin bile haklılığını dile getirecek...Bu durum benim beklentimi karşılamadı hatta beni hayal kırıklığına uğrattı.Ben isterim ki bu tarz kitaplarda ak koyun kara koyun ortaya çıksın. Anlatılan kişinin ya da durumun ya da olayın her yönünün ortaya konması.

Benim sevdiğim, istediğim bu tarz kitapların tarafsız yazılması. Bana söylenen, öğretilen tarihçinin kesinlikle tarafsız olması.Yorumun okura bırakılması. Okurun yorumuna bırakılamayacak kadar  hassas noktaların ise tarihsel sonuçları ve belgeleriyle ortaya konması.Kitabı çok zorlamama rağmen bitiremedim. Olmadı, yarım bırakmak zorunda kaldım. Dörtte üçünü okuyabildim sadece. Ama beni rahatsız eden tamamen yazarın taraf tutmasıydı. Yazımı okuyanlar lütfen yanlış anlamasın, sultanı tamamen kötüleyen, yeren bir kitap olsaydı da rahatsız olurdum ben. 

Kitapta sultanın her sünnet olan çocuğa bir çeyrek altın gönderdiğini ve bu altının çocuklar üzerindeki olumlu etkisine değinilmiş. Ne kadar güzel halkını, özellikle de çocukları bu kadar düşünen o iç ve dış borç yükü altında bile böyle ihsanlarda bulunması. İşte bunu böyle yaz bırak. Satırlarca bunun ne iyi bir şey olduğunu, sultanın çok düşünceli olduğunu anlatma, yorumunu ben yapayım...

Tüm bu şartlar altında okuduğum kısımdan öğrendiğim ise Abdülhamit'in Osmanlı'ya zaman kazandırdığı. bu kazandırılan zaman o kadar önemli ve kritik bir an ki... Okuken "Atatürk şimdi doğmamıştı, bunlar olurken Atatürk şu kadar yaşındaydı. Hadi sultan sık dişini Atatürk yetişiyor, az daha sabır." diye düşünmekten de kendimi alamadım...

13 Nisan 2012 Cuma

Blogger Anneler Hediyeleşmemiz...

Blogger anneler hediyeleşiyor etkinliğinde güzeller güzeli Duru ve annesiyle eşleşmiştik...

O kadar aksilik oldu ki iletişimimizde...Gelmeyen e postalar işimizi epey zorlaştırsa da sonucu benim adıma güzel oldu....

Yoğun ve çok koşturmacalı bir günün sonlarına doğru çaldı kapım...Ve gelen kargoyu Esra benden daha büyük bir heyecanla açtı...Çok teşekkür ediyoruz bizi çok mutlu ettin Edacım... Öpüyoruz seni ve güzel kızını...




Tokanın teki saçında uyudu o yüzden bu tek kaldı...Üzerinde çekemedim çünkü evde trafik oldukça yoğundu bugün. sonra da sızıp kaldı...


Tam da sevdiğim, kıyafetlerime uygun bir renk... Çok teşekkürler...

Edacım kargo ambalajında da adres yoktu :(((


Mim 3

Sevgili Balyanak mimlemiş beni sağolsun... Hemen yanıtlara geçiyorum :)))


1. Bloğunda ödül aldığın kişiye teşekkür et, onu link ile göster...
Bunu pek anlayamadım, sanırım ödülden kasıt, mimlenmek... Hadi o zaman bal yanaklı fıstığa bir tık.


2. Burçlara inanıyor musun? Burcun nedir?

Aslında çok itibar etmem amma eğlence olsun diye takılırım öyle..Tipik balık olduğum söylenir...

3. Hayattaki idealiniz, ulaşmak istediğiniz son nokta nedir ?

Aslında her Türk insanı gibi maddi sıkıntısı azami olan rahat, huzurlu bir emeklilik istiyorum. Kızım içinse onun sadece MUTLU olması tek idealim.. Hayattaki her sıkıntıdan rahatça kurtulan ve sonunda kendini mutlu edebilen bir birey olsun...

4. Aşka inanır mısın?Sizce aşk nedir?

Bence aşk olumlu duyguların tepe noktası. Yaşanılası bir duygu. Aşırı sevgi hali olarak tanımlanamaz bence. Bambaşka bir şey...Aslında bu konu hakkında sayfalarca yazabilirim, kendimi kaybedebilirim. Ama aşkın boyutlarının olduğuna inanırım. Ben kelimenin tam anlamıyla aşk hissetmedim... KORKTUM çünkü aşkın bana yapabileceklerinden. Ya da aşkın kendime yaptıracaklarından diyelim. Severim, çok severim ama korkarım aşktan.

5. Hayalleriniz nelerdir? Hayal kurmak nasıl bir duygudur?

Hayal kurmak, özgürlüktür. İnsanın sıçramasını, kendine gelmesini, psikolojik olarak kuvvetlenmesini sağlar bence... Olmazsa olmaz... Ha son bir iki yıldır nedense daha bir gerçekçi oldum. Hayal kuramıyorum. Kısa süreli amaçlar ediniyorum kendime... 
Ben nasıl bi şey olmuşum aman Allahım yaa...

Haa arada bi de alış veriş tutkunu biri olmayı hayal ediyorum. Hayal ettikçe tam tesi oluyo :(((


6. Sizce gerçek arkadaşın özellikleri ne olmalı?

Gerçek arkadaş dediğim DOSTtur. dost ise benim gözümden kalbimi gören olmalı...

7.Hobileriniz var mı? Varsa neler?
Hobilerim var...Çarpı işi, tığ ve şişle ilgili her şey...Gezmeyi severim ama Bu aralar gezemiyorum. İleriye yönelik harika planlarım var :))) 

8. Benim hakkımdaki düşüncelerini yazar mısın ?

Bloğu ve Merveyi yeni yeni tanıyorum... Ama ilk izlenimin önemine inanırım... İlk izlenimim sıcacık biri olduğu yönünde.. Ama o bal yanağa bakmaktan sana pek bakamıyorum şekerim kusura bakma :))))
Öpüyorum ikinizi de :))


Haydi bakalım çayımın şekeri, gitarımın teli, evimin huzuru sana gelsin bu mim..





11 Nisan 2012 Çarşamba

Bir Kez Daha Kitaplaşalım :)

Bu Kez Sevgili Maya ev sahibi...Yeni bir kitap arkadaşı daha edineceğim.Çok heyecanlıyım..



Daha önceki kitaplaşalım mı etkinliği sevgili Dilara'nın ev sahipliğinde olmuş ve ben sevgili kitap arkadaşım Gizem ile tanışmıştım :))  Tık tık




9 Nisan 2012 Pazartesi

Erkekler Bir Günlüğüne Kadın Olsun

Erkekler bir günlüğüne kadın olsun Allahım ve o gün de şiddetli ağrılı regl kanamalarına denk gelsin. Sabah kalkıp çocuğu doyursunlar doyurabilirlerse. Evi temizleyip yemek yapsınlar üç çeşit.Elleri değmişken çamaşır da yıkasınlar, lekelere leke sökücü döksünler itinayla. Banyo-klozet ikilisini eldivensiz temizlesinler...

Akşam eve gelen kadın pis kokulu çoraplarını bi köşeye fırlatıp alsın çocuğu, iki sevip erkeğe göndersin ' Git bakalım baban ne iş yapıyo?' diyerek...

Yemek sırasında kadın erkeğe 'annemdaha güzel yapardı bunu. ' desin. Sonra sofra kaldırılsın, bulaşıklar toplansın, kalan yemekler dolaba kaldırılsın. Çocuğa banyo yaptırsınlar, giydirip doyurup uyutsunlar...

Ve Allahım sen o gün akıllarına da ağda yapma fikrini sok nolur, ya da kaş alsınlar hapşırmadan.Saç fönlesinler vs vs vs.. Ve akşam eve gelen kadın 'Noldu sana sen saldın bua ralar kendini' desin...Ve tekrar ediyorum Allahım erkek bütün bunları regl ağrıları içinde yapsın...

Sonra da çıkıp birileri erkeğe tam da o gün 'Kadınlar Allahın sevdiği kuludur, erkekler onun kaburgasından yaratılmıştır.Bu yüzden kadına hizmet Allaha hizmettir' desin ve ikinci sınıf yaratılmış muamelesi yapsın...

Sonra göbeğini kaşıya kaşıya büyütmüş bir kadın çıkıp da pis bir kahkaha atarak, 'Erkeğin karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.' desin. Hatta bu şahsiyet abartıp.'Aldatmak kadının elinin kiridir.' desin ve bıyığını bursun...

Ve tüm bunları yapan erkek topuklu ayakkabıyla çarşı pazar işlerini halletsin...
Ve uyandıklarında ertesi gün erkek olarak yeniden, bugünü unutmasınlar...

Allahım nolur erkekler bir günlüğüne kadın olsun...
Olmaz di mi:(((

4 Nisan 2012 Çarşamba

Biz Bugün 3

Bahar geldi iyice... Temizlik işi de bitti nerdeyse. Bir iki ufak tefek dokunuş kaldı o kadar...Havalar da böylesine güzelken geziyoruz anne kız...Yürüme mesafesindeki parklara gidiyoruz, geziyoruz.

Bugün ilk defa top ile çıktık... Belediye meydanında ve arkasındaki parkta topun peşinde koştu uzun süre Esra... Sonra kendime bir çay molası versem mi vermesem mi karar veremedim ama en sonunda hadi bi cesaret dedim...Çünkü Esra mümkün değil oturmaz öyle..Hadi oturdu diyelim o çayı burnunuzdan fitil fitil getirir... Tereddütümün sebebi bu.. Ama bu defa yanılttı beni. Çok güzel eğlendi. Kızım resim çizdi, annesi kitap okudu, tastamam iki sayfa okudum aralıksız... Çok sevinçliyim...Kızım büyüyor ve olgunlaşıyor...Ben de artık o ipini koparmış dana kıvamından yavaş yavaş sıyrılan kızıma bakıp iç geçiriyorum...




Artık sıkılmaya başladı.. haklı da kendi usluluk rekorunu kırdı benim kızım...


Ben bu aralar evdeki eşyalara taktım... Sıkıldım galiba onlardan... Koltuktu halıydı bunlardan bahsetmiyorum.. onları çok severek aldım ve kullanıyorum... bahsettiğim tabak çanak işte... Çeyiz olarak konulanlardan... Düğün hazırlıklarında üç il gezmemin sonucunda günlük kullanacaklarımla çok ilgilenememiş lime geçen gerekli şeyleri öylece alıvermişim.. Çoğunu da ben yokken annem almış zaten...Annemle zevklerimiz pek tutmaz. O yüzden sevmiyorum onları... Yavaş yavaş da değişiklik yapıyorum..Hoşuma da gidiyor :))


2 Nisan 2012 Pazartesi

Bir Patlama

Bugün çarşıdaki bir iki küçük işimi halletmek için Esra'yla dışarı çıktık...Apartmanın kapısından çıkar  çıkmaz ambulans ve polis sirenlerini duydum... bizim sokağımızın karşısı Kaymakamlık binası. Bir de kalabalık toplanmış. Esra yanımda olduğu için panikledim ve hızla ordan uzaklaşmak istedim. Yürürken konuşulanlara kulak misafiri oldum akü patlamış, jeneratör bilmem ne olmuş gibi yorumlar yapılıyordu ama ambulansların biri gidiyor biri geliyor...

Çok kötü bir şey olduğu belli. Bir saat kadar sonra geri döndüğümde de polisin Kaymakamlığın önündeki meydanı geçişe kapamış ve yayalar küçücük bir alanda sıkış tepiş bekleşiyorlardı hala. Neti açıp baktım ama haber yoktu. Yarım saat sonra face sayfama haber düştü.

Meğer kaymakamlığın içindeki nüfus dairesinde çöp kutusuna ses bombası konmuş. İki kişi yaralanmış. Daha da beter olabilirdi. Ses bombası olmayabilirdi. Kapalı alanda belki de yeni doğmuş bebeğine kimlik almaya gelen bir babayı, dedeyi öldürebilirdi. Hamile bir kadını, minicik bir bebeyi öldürebilirdi.Ya da ikinci bomba olup da orda toplaşan en az 100 150 kişiyi katledebilirdi....Eve hemen geri dönmediğime o an pişman oldum. Ya kızıma da bir şey olsaydı, ya bana bir şey olsaydı, ya ikimize de bir şey olsaydı da hastaneye giderken kaybetseydim kızımı... ne senaryolar yazdım kafamda.Offf Allah hepimizi terörden, teröristten, vicdansızlardan korusun. Allah evlatlarımızı devlete, millete hayırlı evlat olarak yetiştirmeyi nasip etsin bize ki şu piç kurularının soyu kurusun.
Allah ölümü bize kahpelerin elinden sunmasın inşallah.

Burası patlamanın olduğu bina... Nüfus müdürlüğü merdivenlerin altındaki kısımda... Bizim ev ise hemen karşı sokakta... Peki sokağın köşesinde bilin bakalım hangi soysuzların sözüm ona parti kuruluşu var...

1 Nisan 2012 Pazar

4+4+4..............

Haftalardır bu konu konuşuluyor. Araştırıyorum, okuyorum kafa daha çok karışıyor...Herkes yıllardan, yaşlardan bahsediyor da bu yaşta bu sınıfta şunu öğrenecek çocuklar demiyor...Ne düşüneceğimi neye göre hareket edeceğimi şaşırmış durumdayım ve alıp başımı kaçasım geliyor bu ülkeden...EĞİTim bu muz değil ki...Çocuğumu belki başarılı yapacak büyük ihtimal de yaralayacak bu sistem(!)  Beceriksizlik düzeyi gittikçe artan, algılaması ve düşüncesi kıt bakanlarla neden deneniyor ki yavrularımız... Bence okuyup üfleyip rüyaya yatıyo bu bakanlar ve gördüklerini eğitime uyguluyorlar...

Buradan  okuduklarımdan bir şeyler anlamaya çalıştım ama olmalı... Çakır keyif okusam anlar mıyım acaba...Ya da okuyup üflesem bu algısı düşük insanların rüyaasına giren benim rüyama da girip bu konuyu öğretebilir mi?  Belli ki ideolojik amaçlarla hazırlanan bir sistem ve kömür, yağ karşılığı oylarını satanların

Oku
Düşün
Uygula
Neticelendir   laştırılması için getirilen bir saçmalık... Verdiğim linkteki bir çok şeyi algılamakta zorlandım... Çakır keyif bi daha okuyacağım :)

Bu arada anlayan varsa noluur anlatsın bana da....Allah rızası için....