17 Ekim 2011 Pazartesi

Anne Dostu Toplum mu? O da Ne?

Bugün Esra'yı grip için doktora götürdüm. Hareketi arttıkça öksürüğü de arttığından pusetine koydum.( Puset dediğim baston pusetlerden.) Vezneye ödememizi yaptıktan sonra sadece bir kat yukarı çıkmamız gerekti. Çok sıra beklemedik Allahtan.
Kocaman bir kabin geldi. "Ohh!" dedim, "Sıkış tepiş olmadan gidebileceğiz." ama o da ne kocaman bir teyze koca kabinin tam ortasında duruyor ne ileri gidiyor ne de kenara çekiliyor. "Bakalım aklına ne zaman gelecek yeni gelenlere yol vermek" diye düşünürken kabin dolmaya devam etti ve benim de ileri gitmem gerekti. Hiç de uyarmadan teyzenin bacaklarına doğru sürdüm arabayı. ( Bence bu tarz insanlar uyarılarla rahatsız edilmemeli, anladıkları dilden konuşulmalı)Zahmet edip kendini kıpırdattı kenara doğru....Sonra zavallı aklıyla Esra'yı sevmeye kalktı: "Hani annen, yok annen, gitti annen..."Beni anneye mi benzetemedi artık zavallıcık bilemiyorum ama " gitti annen" lafını duyunca Esra bana bakıp bir ağlamaya başladı acıklı acıklı...Tam ağzımı bozup iki laf söyleyeceğim asansör durdu ve indik...

Muayenemizi olduk, eczaneden ilaçlarımızı aldım ve Esra'nın öğlen yemeği için gereken malzemeleri almak için markete doğru yollandım. Market, ülke genelinde bir çok şubesi olan ve en en en beceriksiz elemanları bizim burdaki şube için özenle seçmiş bir market. Gerçi tüm merketlerde yaşanan bir sorun bu.Onun için buraya yazıyorum zaten...Merkete girince iki seçenek var önünüzde ya market arabasına puseti ve Esra yı beraber koymak ki bu da kirli tekerleklerin ellenmesi belki de yalanması demek. Ya da  hiç arabaya bulaşmadan sepet almak....Ama sepet yok görünürde. Ben de aldıklarımı Güneşliğin üstüne koyabileceğimi düşündüm . Başka seçeneğim yok...Alacaklarm da 3-4 kalem yiyecek.. Kaldı ki aciller bunlar. Liste alış verişi yapmak gibi bir lüksüm burası için yok..( Anne dostu toplumuz ya)Neyse. Sık dizilmiş reyonların arasından mallara çarpmamak için geçerken arabanın tentesi de kalabalıklaşmayta başladı. Zaten el kadar kumaş...Esra da onlarla oynamaya başlayınca malların yere dökülmesinden kurtulamadık...Ve sabrımın son noktasına gelmişken promosyon sepetlerin yol vermemecesine karar aldıkları yerden geçmeye çalışırken tekerek sepete sıkıştı ve kaldık öylece... Bu arda kasanın tam karşısındayız. Hatun kişi zahmet etse yardıma gelebilecek yani.. Ama o bizi tren yerine koyup seyretmekle yetindi. Malları iki tur şeklinde kasaya getirdim. sonra en az beş dakika uğraşarak sıkışan tekerleği kurtarmaya çalıştım...Bu süre zarfında hiiç bir görevli gelmedi...Ve ben bunu yaparken tüm sinirimle sepeti devirmeyi göze alarak son çabamla tekeri kurtardım...

Bizler "Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız." diyen bir dinin, insanlığa ve insan ilişkilerine önem veren bir milletin mensupları olarak nerde hata yaptık da evlat için verilen çabayı sadece annelerle sınırlandırdık...

ÖNERİ: Bu tarz durumlar için pusetlere asılabilen bez torbalar verilebilir girişte.Çıkışta kasaya teslim edilir isteyen de parasını öder satın alır...Reyon aralıkları uzatılmalı... Her metrekareye mal koyacağım telaşına düşülmemeli....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder